6 Aralık 2014 Bodrum

Gümbet’ te sahilde oturmuş dalgaların sesini dinliyorum.Ve ilk defa bir yazımı online yazıyorum.Fotoğraf koyacağım elbet,ama size yine de anlatmak istiyorum.Çünkü bana göre insan, kendi duygularını en iyi şekilde yazı ile ifade edebilir.Yapılan bir sanat eseri (sanat eseri abartılı bir laf olduysa düzeltiyorum) yani üretilen her ne ise(bir resim,bir heykel,bir fotoğraf yada herhangi bir obje)üretenin elinden çıktıktan sonra, kişiye verdiği duygu,ona bakana,satın alana hissettirdiğidir.Yani diyeceğim şu ki,buraya koyacağım en iyi fotoğraf bile hislerimi anlatmak konusunda kelimelerimden daha güçlü olamaz..O fotoğraf artık benim hissedip çektiğim duygudan sıyrılmış,sizin bakıp gördüğünüz ve bu gördüğünüz karşısında  hissettiğiniz olmuştur.

IMG_0017

Önümdeki kumsalın bir kısmı ıslak nemli ve koyu renk ,bir kısmı yazdan kalma gibi pırıl pırıl.Hemen dibinde başlayan deniz ise 3-4 rengi içinde barındırıyor.

IMG_0002Bodrum aslında sizler İstanbul’dayken güzelmiş.Yada ben bu aralar kalabalıktan çok sıkılmış olabilirim.Doğanın sesini ne kadar az dinleyebiliyoruz orada..Daha çok trafiğin sesi,egzos kokusu,kalabalıkların restorantlarda çıkardığı uğultu.Telefon sesi..Telefonumun sesine hafta sonu  dayanamadığımı daha önce yazmışmıydım?Genelde haftasonu telefonumun sesi hep kısıkda.Acil bir konu olsa  nasıl olsa bir şekilde bana ulaşabilirler diye düşünüyorum..Nerde kalmıştım,oturduğum masa kumların üzerinde.Yanımdaki masada iki bayan havanın serinliği ile paralel iki bira söyledi.Ben ise sıcak çayımı yudumluyorum.

4 yıldır yaz aylarında Era Yelken’e giden Efe’yi ,Era’daki hocası bu yıl kış antremanlarına davet etti.Bu konu ilk gündeme geldiğinde ne yalan söyliyeyim çok da ciddiye almadım.Nasıl gideriz,hafta sonu zaten bin tane aktivitesi var çocukların  diye düşünürken kış geldi..Kasım sonu gibi Serkan hocadan gelen mesaj ”yaa bi denesek mi ”diye düşünmemizi sağladı.Efe’de futbolu ekme pahasına yelken işine sıcak bakınca biletleri aldım.

Ela’cık babası ile kaldı,biz ise oğlum ile sabah 6.20 uçağı ile Bodrum’un yolunu tuttuk.Bodrum Çarşı Şubesi Müdürümüz sevgili Çetin, bizi havaalanından karşıladı.İçmeler’deki yelken klübe götürdü.Sabahın 9’unda oradaydık.10 gibi diğer çocuklar geldi.

IMG_0005Bu kadar uzun sürecek şekilde neye hazırlandılar tam emin değilim ama denize açılmaları saat 12’yi buldu.İpler bağlandı,içindeki su boşaltıldı.Yelkenler takıldı,kumanya molası verildi.Ve nihayet beyaz kelebekler denize açıldı.

IMG_0020

IMG_0009

IMG_0006

IMG_0034

Bir süre tramola atarak turladılar.Sonrasında daha hızlı ve koçluk yapacak düzeyde olanlar öne,onlara göre daha yavaş olanlarda arkaya geçip ikili eşleştiler ve teknelerini bir ip ile birbirlerine bağlayarak yola koyuldular..Serkan hoca ,ipler gerilmeyecek diye bağırdı.İpin gerilmesi demek, arkadaki yelkencinin yavaş gitmesi demekti.

IMG_0013

Ben onları izleyip Serkan hoca ile de sohbet ederken yanıma başka bir arkadaş geldi.Dünya tatlısı bir köpecik,iskelede yanıma sokuldu ve güneş keyfi yapmaya başladı.Ancak köpek ile keyfimiz kısa sürdü.

IMG_0015

IMG_0014

Çocukların  malzemelerini taşıyan minibüs Gümbet’e gitmek üzere yola çıkıyordu.Köpek ile vedalaşıp hemen minibüse atladım.Gümbet de Era’nın yeri denizin hemen dibinde ve Baba Hotel ‘in yanındaydı.İşte yukarıdaki girizgah o ortamda yazılmaya başladı.Gökyüzü pırıl pırıldı.Hava sıcacık.Ama öyle bir sıcak ki güneş varken pamuk bir yorganın altındaymışcasına mutlu ediyor,bulutlar çıkınca ılık bir kış gecesi pike ile yatmak kadar rahatsız ediyor.Çayımın yanına bir omlet sipariş ettim.Bilgisayarımı da açtım.

IMG_0018

Sonra birden gözlerim karşımdaki denize,parlak kumlara,neşe ile oynayan köpeklere takıldı.”Yaa kaldır kafanı etrafını  seyret” dedim kendime.. Derin derin nefes aldım.Oksijeni hiç bırakmayacakmış gibi içime çektim.Bayağı bir süre orada oturdum.Sonra yüzüme yağmur damlaları düşünce ikizler burcunun karamsal,kuruntulu,tedirgin yanı devreye girdi.Eyvah yağmur çok yağarsa,Efe ıslanacak,rüzgar sertleşirse,optimist devrilirse,ıslanıp üşürse….Geldikleri yol aslında Efe’nin bugüne kadar seyir yaptığı en uzun yol ve en uzun zamandı.İki koy geçerek Gümbet’e geleceklerdi.Nitekim gelmeleri 1 saat sürdü. Ben vesveselerimle boğuşurken ufuktan beyaz kelebekler gözüktü.Bize doğru yaklaştıkça hocanın motorunun arkasına bağlı bir tekne ve içinde bir çocuk olduğunu seçtim.İşte dedim Efe,bu O..Düştü sanırım..Üşüdü mü acaba?Tekneler yaklaştığında baktım ki grubun en minik kız çocuğu yorulduğu için motora binmiş ve Efe fırtına gibi kıyıya geliyor..Onu görmenin getirdiği rahatlama ile kendime bir Türk Kahvesi söyledim.Saat 16.00’e geliyordu.Balıkçılar kıyıya paralel sıra sıra oltalar koymuşlardı.

IMG_0022

Sahilde bir tenekenin içinde odunlar tutuşturulmuştu.Sanırım tutacaklarına inandıkları balık için ateş şimdiden yakılıyordu.”İnanmak başarmanın yarısı” lafına güzel bir örnek.Nitekim kocaman bir çupra ve büyücek bir ahtapot akşamlarının menüsünü oluşturmak üzere oltaya geldi.

IMG_0003

Kıyıya yürüdüm.Denize bakıp ,batan güneşe ve gökyüzünün muhteşem renklerine dalarak bolca dua ettim.En çok da şükrettim.Köpekler yine yanıma geldi.Birini sevince ötekiler daha çok sokulmaya başladı.Sevgi ne kadar kuvvetli bir duygu.Canlıların su kadar temel ihtiyacı..

Karaya çıktıktan sonra çocuklar için işin sorumluluk kısmı başladı.Tekneler tatlı suyla yıkandı,içlerindeki su boşaltıldı,yelkenler söküldü.İşi biten diğer arkadaşlarına yardım etti.Sonra baktım çılgın çocuklar denize atlayıp oyun oynamaya başladılar.Hoca hepsini karaya çağırdı.Efe’yi soyup kuru giysilerini giydirdim.Hepsi günün analizini yapmak üzere toplantıya geçtiler.Efe ‘de hiç itiraz etmeden dersliğe gitti.O gün ne hatalar yapıldı,rüzgar nasıl esiyordu,rüzgara göre nasıl yol aldılar gibi teknik konular..Saat beş gibi Efe yanıma neşe ile geldi.”Anne, Serkan hoca herkesin yanında, İstanbul’dan buraya kadar yelken yapmak üzere  geldiğim için bana teşekkür etti” dedi.Bu teşekkür onu çok gururlandırmıştı.Bir gofret yedi.Otele gidene kadar bana  yolculuğu anlattı.Bir ara yağmur çok yağar diye tedirgin olmuş,elleri ipleri tutmaktan çok acımış çünkü antremansızmış,hiç üşümemiş,yarım saat kadar teknede dinlenmiş ama hemen ardından yeniden kullanmak istediğini söyleyerek hocasından izin almış..Bütün bunları heves ile anlattı.Sabah 5 te kalkıp,uyumadan onca yolu gelen,10 dan beri tekne ile haşır neşir olup 4 saat tekneyi kullanan çocukta olması gereken  yorgunluktan eser yoktu.Taaki ben,” otelde ders çalışmamız lazım annecim” diyinceye kadar.”yorgunum anneeee” vızltısı işte o an başladı..

Biz de fazla oyalanmadan Sünger Pizza’ya akşam yemeğine gittik.Ardından günün ödülü olarak Bitez Dondurmacısına uğradık.

IMG_0029

Ve doğru otelimize.Lobide çıtır çıtır yanan şömine bizi karşıladı.Islak deniz kıyafetlerini önüne astık.

IMG_0030

Sonra kendimizi evimizde hissettiren kocaman masaya geçtik ve Efe ödevlerine bense bu okuduğunuz notlarıma başladım.

IMG_0031

Ödevler bitti ve kahraman oğlum yanımda mışıl mışıl bir uykuya daldı.

IMG_0032

Evde olsak,”ctesi günü ben 21.30 da neden yatayım”diye bizimle tartışmaya başlardı.21.30 da kendi kendine uykuya dalmak,sporun,temiz havanın,duygusal açıdan  tatmin olarak geçirilmiş bir günün sonucu.

Çocukları kurallara boğmak yerine aslında yapmamız gereken şey basit.Doğa ile mücadele edeceği,doğa ile bütünleşeceği ve doğaya uyumlu gideceği bir yaşam sağlamak.Bunun içine tabiki bilgisayar oyunları da girecek.Öteki türlüsü,içinde bulunduğu arkadaş grubu ve hayatlarının rutin akışına ters.Ama spor ve doğa baskın olunca zaten diğerine ister istemez sınırlı zaman kalıyor.

Hepimizin ihtiyaç duyduğu şey aslında daha sade bir hayat değil mi?

Bir kısmınız merak ediyordur.İstanbul’da yelken yapılacak yerler varken  neden Bodrum’a gidiyorsunuz diye.Efe’nin İstanbul’da yelken yapmakla ilgili deneyimleri de oldu.Hem Florya’da hem Fenerbahçe’de.Ama devam etmek  istemedi.

Şimdi düşününce sebebini anlıyorum.Orada eksik olan şeylerden en önemlisi,sade bir doğaydı.Kirli bir denizde,binaların ve tankerlerin ve çöplerin arasında ancak tedirgin olursunuz.Diğeri de işini sadece yelken öğretmek olarak görmeyen,onlara sorumluluk alma bilincini, yardımlaşma, dayanışma ,birbirini ezmeden de birbiri ile yarışılabileceğini öğreten bilinçli bir öğretmendi.Serkan hoca Bodrum’lu bu güzel çocuklar için bir şans.Çocuklar ondan hayata dair çok güzel bilgileri,nasihat yolu ile değil yaşayarak alıyorlar.

Günün sonuna geldim.İnşallah yarın da bu şekilde güzel geçecek ve biz yarın akşam evimize döneceğiz.Kaldığımız yerden istanbul’daki rutinlerimizin içine gireceğiz.

Bu haftasonunun keyfini yazım ile size de az da olsa hissettirebildiysem ne mutlu bana.

Sevgi ile..

IMG_0007